Page 89 - Enerjide Güvenilir Gelecek & Güçlü Türkiye
P. 89
Bilgin, 5G teknolojisinin enerji tüketimi üzerindeki etkisinin ilk bakışta çelişkili görünebildiğini,
daha fazla baz istasyonu ve yoğun veri iletimi gerektirdiği için toplam elektrik tüketimini
artabileceğini anlattı.
Ancak konunun birim veri başına tüketilen enerji açısından değerlendirildiğinde tablonun
değiştiğine dikkati çeken Bilgin, şöyle devam etti:
“Ericsson’un 2024 verilerine göre, 5G altyapısı aynı miktarda veriyi taşırken önceki nesil şebekelere
kıyasla yaklaşık yüzde 90’a kadar daha düşük enerji yoğunluğuna sahip. Ayrıca yeni nesil 5G baz
istasyonları düşük trafik saatlerinde uyku moduna geçerek enerji verimliliğini artırıyor. Bu nedenle
5G’nin enerji tüketiminde mutlak bir artış getirmesi mümkün olsa da sağladığı verimlilik artışı ve
kayıp azaltımı toplam enerji tüketimindeki artışı telafi edebilecek nitelikte bulunuyor.”
Bilgin, enerji sektörüne yönelik 5G kullanımı için lisanslama modellerinin henüz oluşturulmadığını,
veri güvenliği ve mülkiyeti gibi hassas konuların enerji altyapıları açısından özel önem taşıdığını
ifade etti.
Yerli üreticilerin 5G tabanlı enerji teknolojileri geliştirmeleri için hedefe yönelik teşvik
mekanizmalarının çeşitlendirilmesinin sektöre katkı sağlayacağını belirten Bilgin, şunları kaydetti:
“Bu alanlarda kamu kurumları ve özel sektörün birlikte çalışması Türkiye’nin enerji alanında 5G’yi
etkin bir şekilde entegre etmesi için kritik önemdedir. 5G teknolojisi enerji sektörü için yalnızca
bir iletişim aracı değil daha verimli, güvenli ve esnek bir enerji altyapısının önünü açan ve bu
altyapıyı mümkün kılan stratejik bir bileşendir. Enerji tüketiminde sunduğu verimlilik katkıları ve
yeni uygulama imkanları sektörün dijitalleşmesine güçlü bir ivme kazandıracaktır. Bu dönüşüm
sürecinin başarılı olabilmesi için altyapı yatırımları kadar politikaların, regülasyonların ve sektörel
koordinasyonun da eş zamanlı olarak geliştirilmesi önemlidir.”
Madencilikte 5G teknolojisi güvenlik risklerini ve çevresel etkileri azaltacak
Türkiye Madenciler Derneği Başkanı Mehmet Yılmaz da doğaya uyum, verimlilik ve ileri teknoloji
kullanımının madencilik sektörünün geleceği için vazgeçilmez olduğunu anlattı.
5G teknolojisinin güvenlik risklerini azaltırken üretimi de hızlandıracağını ifade eden Yılmaz,
“5G ile hız kazanırken çevreye etkileri minimize ediyor ve madenciliği daha sürdürülebilir hale
getiriyoruz. Yeraltı kömür ocakları örneğinde olduğu gibi, 5G tabanlı sensörler metan gazı ve
oksijen seviyelerini anlık ölçerek olası patlama risklerini daha oluşmadan engelliyor. Aynı anda,
titreşim sensörleri göçük ihtimalini raporluyor ve acil durum tahliye sistemleri saniyeler içinde
devreye sokulabiliyor.” diye konuştu.
Yılmaz, bunun iş güvenliği açısından hayati bir avantaj sağladığını vurgulayarak, şöyle devam etti:
“Altın ve bakır madenlerinde, 5G’nin sağladığı yüksek bant genişliği ve düşük gecikme, ağır tonajlı
kamyonların ve sondaj makinelerinin otonom veya uzaktan kontrolünü mümkün kılıyor. Böylece
patlatma sonrası riskli alanlara işçi sokmadan üretim devam ediyor, operasyonel süreklilik
sağlanıyor. Aynı zamanda yüksek çözünürlüklü jeolojik veriler hızla merkeze aktarılıyor ve yapay
zeka destekli analizlerle güvenli kazı alanları ve daha zengin cevher bölgeleri doğru biçimde
belirleniyor.”
Yılmaz, açık ocak işletmelerinde de dron ile yapılan üç boyutlu haritalamaların 5G sayesinde saniyeler
içinde veri merkezlerine ulaştırıldığını belirterek, “Bu, hem çevresel etki değerlendirmelerinin
daha isabetli yapılmasını hem de işletme planlamalarının daha hızlı hayata geçirilmesini sağlıyor.
Ayrıca çevresel sensörlerle toz, gürültü ve titreşim ölçümleri anlık olarak takip edilerek bölge
halkı üzerindeki olumsuz etkiler minimize ediliyor.” değerlendirmesinde bulundu.
www.time-medya.com 89

