Page 35 - Turkiye'de Ukasim & Haberlesme
P. 35
Benzer şekilde sanal elektrik santralleri ve talep tarafı katılımı gibi uygulamalar
yüksek hızlı ve güvenilir veri iletişimiyle daha etkin biçimde yönetilebiliyor.” diye
konuştu. Bilgin, 5G teknolojisinin enerji tüketimi üzerindeki etkisinin ilk bakışta
çelişkili görünebildiğini, daha fazla baz istasyonu ve yoğun veri iletimi gerektirdiği
için toplam elektrik tüketimini artabileceğini anlattı.
Ancak konunun birim veri başına tüketilen enerji açısından değerlendirildiğinde
tablonun değiştiğine dikkati çeken Bilgin, şöyle devam etti:
“Ericsson’un 2024 verilerine göre, 5G altyapısı aynı miktarda veriyi taşırken önceki
nesil şebekelere kıyasla yaklaşık yüzde 90’a kadar daha düşük enerji yoğunluğuna
sahip. Ayrıca yeni nesil 5G baz istasyonları düşük trafik saatlerinde uyku moduna
geçerek enerji verimliliğini artırıyor. Bu nedenle 5G’nin enerji tüketiminde mutlak bir
artış getirmesi mümkün olsa da sağladığı verimlilik artışı ve kayıp azaltımı toplam
enerji tüketimindeki artışı telafi edebilecek nitelikte bulunuyor.”
Bilgin, enerji sektörüne yönelik 5G kullanımı için lisanslama modellerinin henüz
oluşturulmadığını, veri güvenliği ve mülkiyeti gibi hassas konuların enerji altyapıları
açısından özel önem taşıdığını ifade etti.
Yerli üreticilerin 5G tabanlı enerji teknolojileri geliştirmeleri için hedefe yönelik
teşvik mekanizmalarının çeşitlendirilmesinin sektöre katkı sağlayacağını belirten
Bilgin, şunları kaydetti:
“Bu alanlarda kamu kurumları ve özel sektörün birlikte çalışması Türkiye’nin enerji
alanında 5G’yi etkin bir şekilde entegre etmesi için kritik önemdedir. 5G teknolojisi
enerji sektörü için yalnızca bir iletişim aracı değil daha verimli, güvenli ve esnek bir
enerji altyapısının önünü açan ve bu altyapıyı mümkün kılan stratejik bir bileşendir.
Enerji tüketiminde sunduğu verimlilik katkıları ve yeni uygulama imkanları sektörün
dijitalleşmesine güçlü bir ivme kazandıracaktır. Bu dönüşüm sürecinin başarılı
olabilmesi için altyapı yatırımları kadar politikaların, regülasyonların ve sektörel
koordinasyonun da eş zamanlı olarak geliştirilmesi önemlidir.”
Madencilikte 5G teknolojisi güvenlik risklerini ve çevresel etkileri azaltacak
Türkiye Madenciler Derneği Başkanı Mehmet Yılmaz da doğaya uyum, verimlilik
ve ileri teknoloji kullanımının madencilik sektörünün geleceği için vazgeçilmez
olduğunu anlattı.
5G teknolojisinin güvenlik risklerini azaltırken üretimi de hızlandıracağını ifade
eden Yılmaz, “5G ile hız kazanırken çevreye etkileri minimize ediyor ve madenciliği
daha sürdürülebilir hale getiriyoruz. Yeraltı kömür ocakları örneğinde olduğu gibi,
5G tabanlı sensörler metan gazı ve oksijen seviyelerini anlık ölçerek olası patlama
risklerini daha oluşmadan engelliyor. Aynı anda, titreşim sensörleri göçük ihtimalini
raporluyor ve acil durum tahliye sistemleri saniyeler içinde devreye sokulabiliyor.”
diye konuştu.
Yılmaz, bunun iş güvenliği açısından hayati bir avantaj sağladığını vurgulayarak,
şöyle konuştu:
“Altın ve bakır madenlerinde, 5G’nin sağladığı yüksek bant genişliği ve düşük gecikme,
ağır tonajlı kamyonların ve sondaj makinelerinin otonom veya uzaktan kontrolünü
mümkün kılıyor. Böylece patlatma sonrası riskli alanlara işçi sokmadan üretim
devam ediyor, operasyonel süreklilik sağlanıyor. Aynı zamanda yüksek çözünürlüklü
jeolojik veriler hızla merkeze aktarılıyor ve yapay zeka destekli analizlerle güvenli
kazı alanları ve daha zengin cevher bölgeleri doğru biçimde belirleniyor.
Açık ocak işletmelerinde de dron ile yapılan üç boyutlu haritalamalar 5G
sayesinde saniyeler içinde veri merkezlerine ulaştırılıyor. Bu, hem çevresel etki
değerlendirmelerinin daha isabetli yapılmasını hem de işletme planlamalarının
daha hızlı hayata geçirilmesini sağlıyor. Ayrıca çevresel sensörlerle toz, gürültü ve
titreşim ölçümleri anlık olarak takip edilerek bölge halkı üzerindeki olumsuz etkiler
minimize ediliyor.”
www.time-medya.com 35

