Page 33 - Ekonomide Yeşil Dönüşüm
P. 33
tüm bu politika tasarımlarında süreci öngörmek zorlaşırken, hata yapma riski de artabilir.
Ne ülkemizin ne de küresel ekonominin enflasyon riskini azımsamaması gerektiği bir
dönemden geçmekteyiz.
Açıklanan yüksek enflasyon rakamları da, attığımız adımları tekrar gözden geçirmemiz
gerektiğini net şekilde ortaya koymakta. Enflasyon ile mücadelede gerçekten doğru
adımları mı atıyoruz? Bunlar doğru adımlar ise neden enflasyon bu denli şiddetli
yükseliyor?
Evet bugün baktığımızda ihracatımız 2021 yılını son derece yüksek 225milyar dolar
seviyesinde tamamlandı. Geride bıraktığımız yıl reel bazda %10’un üzerinde büyüme
kaydettik. Fakat önümüze baktığımızda, var olan koşullar öngörülebilirliği ve yatırım
ortamını ne kadar destekliyor? Bu süreç ne kadar sürdürülebilir? Son dönemde attığımız
adımlar bizi arzu ettiğimiz noktaya getirdi mi? Dolarizasyon artarak devam ediyor. Kısa
vadeli geçici çözümlere yönelirken, büyük resmi kaçırmıyor muyuz? Bu denli faiz indirimi
yaptığımız halde neden piyasa faizleri ya da kredi faizleri düşmüyor da aksine yükseliyor.
Geride bıraktığımız bu son üç aylık süreç bize neler öğretti? Daha önce de bahsettiğim
gibi zaman çok kıymetli. Ülke olarak bu zamanı doğru kullanamamanın maliyeti, artık
eskisinden de yüksek.
Pek çok konuşmamda ifade ettiğim gibi, ülke olarak odaklanmamız gereken serbest piyasa
işleyişine sadık kalarak, verimlilik artışı ile katma değeri yüksek, teknolojiye dayalı, yeşil
dönüşümü destekleyen üretim ortamına kaymaktır. Bu zaten beraberinde ihracat artışını
da getirecektir. Odaklandığımız nokta bugünkü global iktisadi gerçeklerle yeterli ölçüde
örtüşmüyor. Uyguladığımız yöntemler bizi temennilerimize ulaştırmadığı takdirde, her
seferinde yeni yöntemlerle gelmek veyahut da liberal piyasa işleyişinden ödün vermek
mecburiyetinde kalırız. Bu aynı zamanda rekabetçi piyasa işleyişini bozarken verimliliğe
de hasar verir. Unutmayalım ki bu yöntemler kısa vadede geçici çözüm sunuyor gibi
gözükmekle beraber öngörülebilirliğe de zarar vermekte. Gün sonunda, ekonomide
erişmek istediğimiz refah artışından da ülkemizi uzaklaştırmaktadır. Ancak ve ancak
insanımızın yetkinliklerini, bilim-teknoloji-inovasyonu, demokrasiden ekonomiye tüm
alanlarda kurumları ve kuralları güçlendiren bir kalkınma anlayışının sürdürülebilir
olacağına inanıyoruz.
Hedefimiz; ekonomik olarak gelişmiş, uluslararası alanda saygın, toplumsal olarak
eşitlikçi ve adil, yeşil dönüşümü başarmış çevreci bir Türkiye olmaktır. Umuyorum ki 2022
yılı bu alanlarda doğru adımları attığımız ve bu anlayışı hayata geçirdiğimiz bir yıl olur.
TÜSİAD ve Koç Üniversitesi ortaklığı ile oluşturulan Ekonomik Araştırma Forumu (EAF), 5
Ocak Çarşamba günü “2022’ye Girerken Türkiye Ekonomisi” başlıklı bir webinar düzenledi.
Etkinliğin açılış konuşmasını TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Simone Kaslowski yaptı.
Açılışın ardından, moderatörlüğünü Hande Demirel’in üstlendiği panel oturumuna
Ekonomist Cevdet Akçay, TÜSİAD Baş Ekonomisti Gizem Öztok Altınsaç, Ekonomist
ve Yönetim Danışmanı Ege Cansen, EAF Direktörü (Koç Üniversitesi) Selva Demiralp,
Ekonomist, Yazar Uğur Gürses ve Ekonomist (Bilkent Üniversitesi) Ali Hakan Kara
konuşmacı olarak katıldı.
www.time-medya.com 33