Page 126 - Enerji ve Tabii Kaynaklar
P. 126
Kömür rezervleri açısından bakarsak Türkiye uzun vadede ithal kömüre mi bağımlı olacak?
Bugün elimizdeki kömür santrallerinin tamamı yaklaşık 14.000 megawatt. Bunun 8600 megawatt’ı linyit ve
taşkömürü, 5400 megawatt’ı ise ithal kömürdür. Yani her yıl yaklaşık 3500 megawattlık kömür santral yatırımının
yapılması gerekiyor ki 2023 hedefimize ulaşabilelim. Türkiye’nin şu an için bilinen linyit rezervlerine baktığınızda
yaklaşık 7000 megawatt civarında ekonomik olarak yapılabilirilave bir üretim gerçekleştirebilirsiniz. Dolayısıyla 9
yıl içindeki hedef olan 32.000 megawattlık hedefe ulaşabilmek adına yaklaşık 25.000 megawatt daha ithal kömür
santrali kurmak durumundayız. İllaki bir ithal kaynağa bağlı olmak durumunda kalacağız, fakat ithal kaynağında
daha az risklisini ve daha az maliyetlisini seçmemiz gerekiyor.
Nükleer enerjiye geldiğimizde, nükleer enerjinin gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerdeki payı yüzde 5 ila 10 arasında
değişmekte. Aslında nükleer enerji olması gereken bir kaynak. Buradaki kapasiteyi de 5000 megawatt olarak
düşündüğümüzde bugün Akkuyu’daki proje bu rakamı karşılayabilecek kapasitede.
Yenilenebilir enerji kaynaklarına geldiğimizde, örneğin hidrolik ve rüzgar gibi, bu enerji kaynaklarından da sonuna
kadar faydalanılması gerektiğini düşünüyorum. Fakat yenilenebilir enerji kaynaklarının ürettiği elektrik ile çağdaş
uygarlık düzeyinin gerektirdiği rakamları yakalamak mümkün değil.
Şunu da belirtmek isterim ki; kurulu güç ile elektrik üretimi arasında bir fark vardır. Aslında kurulu güç tek başına
bir gösterge değildir. Örnek olarak, rüzgar santralleri yılda ortalama 2000-2500 saat çalışabilirken buna karşılık bir
kömür santrali yılda 7500-8000 saat üretim yapabilir. Rüzgar santralinin kuruluş maliyeti de düşünüldüğünde gerek
sabit kapasite maliyeti, gerekse üretim kapasitesi açısından yaklaşık 4 kata kadar bir üretim farkı doğmaktadır.
Türkiye’nin enerji ihraç edebilen bir ülke konumuna gelmesi bir ütopyadan mı ibaret?
Bununla ilgili gerekli altyapı hem teknik hem de ticari olarak var. Türkiye elektrik iletim hatları Avrupa Birliği iletim
hatları şebeke yönetmeliğine uygun hale getirilmektedir. Elektrik ihracatı yapamayacağımız bir konu değil, elektriği
daha ucuza üretebilirseniz tabiki de komşu ülkelere satabilirsiniz.
Laboratuvar titizliğinde kurulan ve hizmet verecek bir santralden bahsediyorsunuz.
Santral bundan sonraki santrallere rol model olabilecek özelliklerde mi?
Almanya ve Amerika çevre konusunda hassasiyetleri üst seviyede olan iki ülke. Bu ülkelerde elektrik üretiminde en
yüksek paya kömür sahip. Dolayısıyla kömürden elektrik elde etmekten korkmamak gerekiyor; zira önemli olan
kömürden çevreye duyarlı bir şekilde belirlenen emisyon limitlerine uyarak verimli elektrik enerjisinin üretilmesidir.
Emisyon değerleri elbette ki zaman içerisinde değişmiştir ve gelişen teknolojiye paralel değişmelidir de. Mesela toz
emisyon limit değerinden örnek vermek gerekirse; Avrupa’da 30 mg/Nm3, Almanya ve Japonya’da ise 20 mg/
Nm3’dir. Türkiye ise halihazırda Avrupa Birliği’nin emisyon limit değerlerini bire bir uygulamaktadır.
Çevre Bakanlığı İZDEMİR Enerji Santrali’ne ÇED raporu ve gerekli izinleri verirken bölgenin hassas bir bölge olduğunu
belirterek toz emisyonu limiti olarak bizden 10 mg/Nm3’ye uymamızı istedi. Bu rakam Almanya ve Japonya’nın da
altında çok ileri düzeyde bir emisyon limitidir. Hatta Avrupa Birliği’nin bile ileride uygulamayı düşündüğü bir limittir.
Bu ortamda santralin havayı kirleteceği nasıl söylenebilir ki... Almanya’da nehir kenarlarında santraller var ve hepsi
çevreye son derece duyarlıdır. Biz zaten üretici olarak gelişen teknoloji ile birlikte yürürlükteki kurallara uymayı
zorunluluktan ziyade hedef edinmiş durumdayız.
126 ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR