Page 61 - Sürdürülebilir Gıda & Tarım
P. 61
Saffet Abdullah Güllaçları – 1881
Saffet Abdullah markasının hikâyesi, Abdullah Efendi (1850-1927)’nin Osmanlı-Rus savaşı
nedeniyle Kırım’dan İstanbul’a gelerek Bekir Efendi adında yaşlı bir güllaç ustası ile beraber
Topkapı sarayında Güllaç dökmesiyle başlar. Bekir Efendi’nin vefatından sonra Abdullah Efendi,
Büyük Saray Meydanı’nda un ve nişasta yapımı için değirmen, güllaç dökmek içinse kömür
ocaklarının yapımını tamamlar (1881). Şimdiki Zeytinburnu ve Edirnekapı bölgesinde yetiştirdiği
buğday ve mısırları kullanarak değirmeninde ve taş dibeklerde un ve nişasta yapar. Kömür
ateşinde ısıttığı tavalarda tek başına saraya güllaç dökmeye devam ederek “Saray’ın Güllaççısı”
unvanını alır. Güllaç yufkalarını ince saman ipleriyle bağlayarak küfeler içinde Saray’a ulaştırır.
O dönemlerde Güllaç, yapımının zorluğu nedeniyle halk arasında özel günler dışında fazla
tüketilmemekte, daha ziyade saray davetleri, konuk ağırlamaları ve Ramazan ayı ve bayramlarda
sıkça aranmaktaydı.
Sırmakeş Su - 1890
Sırmakeş suyun hikayesi 1890’lı yılların başına dayanıyor. Dönemin ünlü şairi Ahmet Mithat
Efendi, Beykoz Dereseki Köyü’ndeki özel Müezzinoğlu ormanlarından çıkan suyu satın alarak
ona Sırmakeş ismini vermiş. Bu meşhur Sırmakeş sularını çatanalarla İstanbul’a götürerek halkın
kullanımına sunmuştur. Böylelikle dönemin ilk şişelenmiş su satışları arasında yer almıştır. Bir
kültür haline gelen Sırmakeş suyu, Osmanlı İmparatorluğu’nun son dönemlerinde diğer ülkelere
gönderilen hediyeler arasında bulundurulup, devlet büyükleri ve elçiliklere gönderilirmiş.
Saraylarda, konaklarda, önemli isimlerin sofralarında yer alan Sırmakeş aynı zamanda şifalı
su olarak da nitelendiriliyordu. O günlerden bugüne farklı boyutlarda son teknoloji ürünleriyle
üretilerek ismini, tadını ve lezzetini koruyarak günümüze kadar gelmiştir. Geleneksel lezzetin
çağdaş sunumu Sırmakeş, su içme keyfi olmaya devam ediyor.
www.time-medya.com 61